30 Aralık 2011 Cuma

buzul dalışı !!!! mutlaka izleyin

National Geographic Channel da Buzulların Altındaki Dünya belgeselini izliyordum.bizim yaptığımız dalış mı Allahaşkına.ya ben hiç böyle muhteşem birşey görmedim.sanki dünyada değil ay da giriyorlar suya.büyülendim gerçekten inanılır gibi değil Allahın kudreti herşeye yetiyor.o kadar harika manzaralar ki.izlemeniz lazım ya.buzulun içine dalıyor gerçek gibi değil tarif edemiyorum.hava eksi 35 derece.gerçi su tabi daha sıcak ama en fazla +4 derece.daldıkları yer 40 metre böyle uzayda bir gezegende uçarak gider gibiler.suya dalıp ter dönüp buzun üzerinde yürüdüler.herşey kar buz etraf.bulabildiğim resimleri ve videoları koyuyorum.mutlaka izleyin çok beğeneceksiniz.

29 Aralık 2011 Perşembe

doğumgünüm devam ediyor

doğumgünüm ayın 15 iydi ama hala daha hediyeler almaya devam ediyorum.teşekkürler tekrar hepinize.çok güzel bi çanta ya bakanın gözü kalıyor biri gasp edecek :))mail geldi bana az önce beğendiğim araba bin lira daha inmiş heyt be.İstanbula gittiğimde alacaktık ama fırsat olmadı az kaldım.ama şimdi sizce de yeni golf mü daha güzel yoksa Toyota AURİS mi?bence Auris abi.huy edindim her gördüğüm arkasından bağırıyorum Auriiisss diye .Bir Auris gördüm sanki, evet evet bi Auris gördüm oldum.canım tweety ya.yorum sizin....

28 Aralık 2011 Çarşamba

falım daki kılçık

Az önce hüseyinle türk kahvesi içtik.kendim kendime bakınıyordum öyle anlamıyorum.böyle tırtıklı bişey gördüm.hüseyinde baktı bu ne olum dedi.kılçık gibi bişey dedim balık olur ya kısmetim varmış ama yemişler çok güldük ya.halil sezai konseri vardı mask arena diye bi yerde.tıka basa 1000 kişi alacak bi yere en az 1500 kişilik bilet satmışlar giremedi millet kaldı dışarıda kimseye de parasını vermediler.adam diyor yarın gelin vereyim face ten mesaj atın.biletleride aldı onları da vermedi.böyle salak bi yer görmedim ben.inşallah alırız paramızı.bi kaç şarkısını duydum aşağıdan zaten beğenmedimde pek bişeye benzemiyor.değmez yani o paraya.biletix ler falan boşuna mı abi organizasyona bak daha kimse gitmez oraya.gidenlerde mahvolmuş zaten kan ter içinde iniyorlardı aşağıya.geldim bende eve okan ı izliyorum daha güzel.ohhh

27 Aralık 2011 Salı

köprekbalıkları ve yılanlar

geçen gece belgesel izliyoruz.sağlıklı resifler bulmak için ta karayiplere gidiyorlar.ama gerçek değil sanki muhteşem bir doğası var oranın inanılmaz ya.ama her yerde olduğu gibi oralarıda tahrip etmişler.resiflerde mercanlar kalmamış.köpekbalıklarıda yok.sırf sağlıklı yerler bulmak için teknede denizde 3200 km yol yaptı adamlar gece gündüz o adadan diğer adaya.3.üncü adada buldular bir sürü köpekbalığı.köpekbalığının çok olması iyimiş o bölgeo zaman sağlıklı oluyormuş.sonra adamın biri çıktı avustralyalı.manyak herif sörf yapıyormuş köpekbalığı atlamış bunun üzerine ama yakalayamamış.anlatıyor şimdi bu düşmüş sörf tahtasından köpek balığının burnunu falan tutuyormuş yemesin beni diye.ben öyle bi durumda olsam şayet zaten kalp krizi geçirip ölürüm.avustralyada bütün tehlikeli hayvanlar yaşıyormuş şehirde.bir yılan var 3 metre evine falan giriyor insanların çok kişi ölüyomuş.çok kötü ya yaşanmaz avustralyada. yılanda soktu mu ölüyosun hemen öyle zehirli bişey.neyse işte dün gece nöbette ilk defa uyuyabildim ama beşikte çocuk odasında.iyi geldi çok yorulmadıkta.sabahta doğum oldu biz çıkmadan önce.izledim gerçekten muhteşem bir olay.ama çok zor inşallah yaptırtmak zorunda kalmayız.:(

25 Aralık 2011 Pazar

yamyamlar!!!

geçen gece national geographic de belgesel izliyorduk.hala afrika da yamyamlık devam ediyor.papua yeni gine de varmış.belgeseli çeken adamda gitti anlatıyordu.hala binlerce yıl geride yaşıyorlar anlayamıyorum.insan yemek ne ya.ama tabi herşey itiraf etmiyorlar.diyorlar ki sadece büyücülerin etini yiyoruz.onları öldürüp yiyorlarmış.nasıl yediklerini de anlatıyor.öldürüp ikiye kesiyorlarmış ateşte kavurup yiyorlar bildiğimiz şekilde.iki kere yemiş bir kadın bir erkek.günümüzde tabi epey azalmış.en azından misyonerler gitmiş hristiyan oluyorlarmış.rahip diyor ki ben burda sürekli vaaz vermesem yine birbirlerini yemeye başlayacaklar diyor.Allah akıl fikir versin ya.
Etimoloji [değiştir] Yamyam kelimesinin, Orta Afrika'da yaşayan bir kabilenin adından Türkçe'ye geçtiği tahmin edilmektedir [1]. Çoğu dilde kullanılan Caniba kelimesi kökeni ise Kristof Kolomb'un, 1492 yılında Amerika kıtasına ayak bastığında ilk karşılaştığı yerlilerin adını seyir defterine Caniba olarak kaydetmesinden gelir. Nedenleri [değiştir] Yamyalık olarak kabul edilebilecek olayların başlıca 3 nedeni vardır: Kültürel ve sosyal nedenler Açlık veya kıtlık Delilik veya sosyal sapkınlık Ünlü antropologlar Richard E. Leakey ve Lewin, yamyamlığın, açlığın giderilmesi veya karın doyurmaya yönelik olmadığını, gerçekte tinsel ve büyüsel nedenlerden kaynaklandığını savunur ve yamyamlığı iki türe ayırır: İçe dönük yamyamlık (Endocannibalism) ve Dışa dönük yamyamlık (Exocannibalism). İçe dönük yamyamlıkta -iç yamyamlık- sadece akrabaların ve aynı kabileye ait olan ölülerin bedenleri veya yalnızca organları yeniyor.Örneğin, Güneydoğu Avustralya'da yaşayan Dieriler, ölen akrabalarının yüz, kol, bacak ve karınlarının yağlı kısımlarını yiyorlar. Bu toplum için geçerli olan inanca göre yağ, olağanüstü birgüce sahip olan ve yiyen kişiye geçen bir unsur.Böylece, ölünün özellikleri yine kabile içinde kalıyor.Güney Amerika'da yaşayan bazı kabilelerde ise, kişinin özelliklerinin onun kemiklerinde gizli olduğuna inanılıyor. Bu nedenle de, ölülerini yaktıktan sonra kemiklerini öğütüp toz haline getiriyorlar ve bu tozu içkilerine karıştırarak içiyorlar. Başka kültürlerde ise yamyamlık gizli dinsel topluluklara özgü gösteri oyunlarının bir parçası olarak görülürdü.Örneğin ABD'nin kuzeybatı kıyısı ile Kanada'nın güneybatı kesiminde yaşayan Kuvakiyutl Yerlilerinde, içine yamyam ruhu giren bir rahip adayı bir ölünün etini ya da canlı birinin kolunun bir parçasını yiyerek normal ruh durumuna dönerdi. Özetle, İçe dönük yamyamlık ölü ile olan ilişkinin devamını sağlamak için uygulanıyor. Dışa dönük yamyamlıkta ise, akraba ve kabile üyeleri değil, düşmanlar yeniyor. Bazı Güney Amerika yerlilerinde görülen bu adet, öldürülen kişinin katillerinden ileride intikam almaması için uugulanıyordu.Bunda da bedenin bazı kısımları, yeniyordu. Her iki tür yamyamığın geçmişi de 200-250 bin yıl önceye uzanır. Yamyamlık ile cinsellik arasında bağlantı kuran ünlü psikanalist Sigmund Freud, yemek ve sevişmenin birbirinden ayrılmayan iki faaliyet olduğunu iddia etmişti.Freud, cinsel eylemin gerisinde, bir başkasının gücüne ya da iktidarına sahiplenmek duygusunun olduğunu söylüyordu. Bu görüşlerini desteklemek için totem aşaması'nı örnek gösteriyor; bu aşamada klan kardeşlerinin biraraya gelerek sembolik babalarını öldürdüklerini ve onların etlerini yediklerini vurguluyordu. Ona göre, erkek kardeşler bunu babanın cinsel gücüne sahip olmak için gerçekleştiriyorlardı. Freud'a göre yamyamlıktan güç kazanmanın motoru cinsellikti. Bu konuyu inceleyen etnologlar ve antropologlar, yamyamlığın yaklaşık yarım düzine sosyal ve kültürel temeli olduğunu belirtirler.Bu nedenlerin başında dini seremoni ve ritüeller gelitor.Örneğin, bazı yamyam toplumlarda ölüye saygı, onun cesedini yemekle özdeşleştirilir.Bu toplumların inançlarına göre, ölen kişi için en saygın mezar yeri yaşayanların bedenleriydi.Bazı toplumlarda ise ölüleri yiyerek sadece onu daha iyi saklayacaklarını değil, aynı zamanda onun niteliklerine de sahip olacaklarını düşünüyorlardı. Bugün Güney Amerika'da, ormanların içinde yaşayan ve sayıları hızla azalan Guayaki (Paraguay) ve Yanomami (Venezuela) Yerlileri arasında yamyamlık geleneği hala uygulanmaktadır. Yamyamlığın ikinci en güçlü nedeni ise, Yerlilerin büyük bir çoğunluğunun düşmanlarının ancak yenildiklerinde yeryüzünden tamamen silineceklerine inanmalarıydı.Kimi yerlileri bunu düşman kabileyi aşağılamak için yaparken, kimileri de bu yolla düşmanın gücüne sahip olacaklarına inanıyorlar.Savaşçı yamyamlık olarak tanımlanan bu uygulama Amerikan yerlilerinden Kamak, Yeni Zelanda yerlileri olan Maoriler ve Afrika'nın bazı kabileleri arasında çok yaygındı. Örnekler [değiştir] İnsanlık tarihi kadar eski olan yamyamlığa hemen bütün kıtalarda rastlanmıştır. Eski yamyamlık öykülerinin birçoğu abartılı veya yanlış olsa bile Batı ve Orta Afrika'nın bazı bölgelerinde, Melanezya'da (özellikle Fiji), Yeni Gine'de, Avustralya'da, Yeni Zelanda Maorilerinde, Polinezya'daki bazı adalarda, Sumatra kabilelerinde ve Kuzey ve Güney Amerika'nın çeşitli kabilelerinde yakın çağa kadar yamyamlığın sürdüğü söylenebilir. Hiristiyanlik efkaristik “Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın.” 25 Aynı biçimde yemekten sonra kâseyi alıp şöyle dedi: “Bu kâse kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır. Her içtiğinizde beni anmak için böyle yapın.” 26 Bu ekmeği her yediğinizde ve bu kâseden her içtiğinizde, Rab'bin gelişine dek Rab'bin ölümünü ilan etmiş olursunuz. ( 1 korint.11/ 24) "Beni anmak için bunu yapınız" yani ekmek ve şarapla olan rituel ayin ekmek İsa'nın bedenini Şarap ise İsa'nın kanını sembolize eder Efkaristiya tüm Hıristiyanlarca Mesih'e bağlılığın kaynagı olduğu için onu bir "Doruk Noktası" olarak nitelendirirler. İncil'de da bahsedildiği gibi İsa'nın son akşam yemeği olarak nitelendirliğinden bütün kiliselerde "Missa Ayini" ve Rabbin sofrası olarak her hafta kutlanır. Bazı kültürlerde insan eti yiyecek olarak görülür, bazen hayvan etiyle bir tutulurdu.Bir çarpışmada zafer kazanan Maoriler çoğunlukla öldürdükleri insanların etlerini şölenle yerlerdi. Bazı kaynaklara göre Sumatra'da yaşayan Bataklar, Hollanda'nın denetimine girinceye değin pazarda insan eti satarlardı. Başka kültürlerde ise belli özellikler kazanmak ya da büyü yapmak amacıyla bedenin bazı bölümlerinin ya da organların yendiği törenler düzenlenirdi. Afrika'da dinsel törenlerde insan öldürmek ya da yamyamlık çoğunlukla büyücülükle bağlantılıydı.Kafa avcıları, öldürdükleri düşmanların kafalarını ya da başka bölümlerini yiyerek onların yaşam güçlerini ve öteki niteliklerini kazanacaklarına ve öç duygusunu yatıştıracaklarına inanırlardı. Bazı kültürlerde ölünün bedeni törenle akrabaları tarafından yenirdi.İç Yamyamlık denen bu uygulama bazı Avustralya Yerli kabilelerinde ölüye saygı anlamı taşırdı. Başka kültürlerde ise yamyamlık gizli dinsel topluluklara özgü gösteri oyunlarının bir parçası olarak görülürdü.Örneğin ABD'nin kuzeybatı kıyısı ile Kanada'nın güneybatı kesiminde yaşayan Kuvakiyutl Yerlilerinde, içine yamyam ruhu giren bir rahip adayı bir ölünün etini ya da canlı birinin kolunun bir parçasını yiyerek normal ruh durumuna dönerdi. Modern dönemler [değiştir] 1972 yılında Uruguay rugby takımını Şili'deki bir turnuvaya taşıyan uçak, And Dağları'na çarpıp düştü.3800 metre yükseklikte mahsur kalan 40 kişiden 16 tanesi, aylarca soğuğa ve açlığa karşı mücadeleyi kendi ölü arkadaşlarının etini yiyerek verdiler. 1979'da bir askeri darbeyle koltuğunu kaybeden Orta Afrika Cumhuriyeti devlet başkanı Jean-Bédel Bokassa, çıkarıldığı mahkemede çok sayıda siyasi cinayetin yanı sıra yamyamlıkla da suçlandı.Diktatörün özel malikanesindeki buzdolabında insan eti parçalarına rastlanmıştı. Milwaukee canavarı olarak tanımlanan Amerikalı Jeffrey Dahmer, çoğu zenci çocuk olmak üzere 17'i genci öldürmüş ve etlerini buzdolabında saklayarak yemişti.Mahkeme tarafından 999 yıl ağır hapis cezasına çarptırılan Dahmer, daha sonra kapatıldığı hapishanede çıkan bir isyan sırasında diğer mahkumlarca öldürüldü.

24 Aralık 2011 Cumartesi

Clockyyy!!!!!!

bu zımbırtı yemin ederim psikopatça bişey.nasıl biri düşündüde yaptı bilmiyorum.bugün gazete okuyodum internette yanda reklamı çıktı bişeylerin.açıldı tabi kendi kendine her zamanki gibi.neyse açtım bakıyordum bu saati gördüm.çok farklı bişey insana sinirden cinnet getirtecek bişey sabahları.şöyle bi alet.pille çalışıyor.alarmı kuruyorsun.çok yüksek olmayan bi yere koyuyorsun.belli ayarları var.tekerler çalışıyor tabi.kurduğun saat geldi mesela diyelim bu deli deli ötmeye başlıyor kendini alet aşağı atıyor.dönüyor,ışık saçıyor,yüksek cins sesler çıkartıyor araba alarmlarından bile beter sesler yani.nereye gideceği belli değil ama.mecburen seve seve sıcacık yatağından kalkmak zorundasın yani.nereye gideceğide belli değil her seferinde farklı gidiyor.yakalayabilirsen kalkıp susturmak zorundasın.yatağın altına bi yere kaçsa hadi bide onu çıkar ordan.zaten sabahları sinirli olur insan genelde bu uyandırsa bide adamı cinnet getirip evde kim varsa kesersin.muhteşem sapıkça bi fikir yeminle.bi tane daha var böyle saatin tepesinde pervane var atıyor onu alarm çaldığında gidiyor pervane bi yere bulup yerine takmadıkça susmuyor.bu o kadar beter değil.ama çok fena ya clocky helal düşünen adama.güllü yengeme alıcam bi tane bulaşık makinesi alabilmesi için :))))

23 Aralık 2011 Cuma

sultan sülümannn

geçen gün muhteşem yüzyılı izleyememiştim.bugün boştum izledim çok fena bir bölümdü.salak nigar kalfa kaptırdı defteri gülşaha.sonra valide sultan gördü defteri kendisi okudu hürremi bakalım ne yapacak bu hafta.sabaha bırakmaz herhalde.süleymanda nerdeyse kendi yetkilerini tamamen pargalıya verdi salak.bugün hiç bişey yapmadım zaten dışarıya akıllı insan çıkmaz bu havada.arkadaşların aldığı türk kahvesi makinesiyle bol bol kahve içtim sağolsunlar.hobbiti görünce dedim ki yüzüklerin efendisini baştan izlemek lazım izleyecem inşallah bugün.bazı arkadaşlara da sherlock holmes u izlemesi salık verildi.ben var istemek bu araba ............................

22 Aralık 2011 Perşembe

doğumgünümm

çok güzel bir doğumgünü geçirdim istanbulda olduğum için arkadaşlar yine yapmışlar.geçen gün fatma balık yemiş face e yazmış bende kızmıştım niye çağırmadın diye.bugünde beni kandırmışlar balık yicez gel diye bende harbiden öyle sandım.gittik sonra evde kola yok gidin de alın diye beni gönderdiler aşağıya leylayla indik.bi geldim baktım içerde mumlar yanıyor pasta almışlar şok oldum.hemde üstüne birde ne zamandır alacağım arçelik in türk kahvesi makinesini almışlar.çok sevindim gerçekten çok teşekkür ediyorum hepsine.leyla da bere almış sağolsun :))üçüncü doğum günü oldu ya.geçen akşam da ev arkadaşlarım yaptılar galatasaray forması almışlar orda da çok sevindim.teşekkür ediyorum hepsine tekrar çok güzel oldu ilk defa bu kadar güzel oldu.seviyorum hepinizi......

21 Aralık 2011 Çarşamba

The Hobbit

Merakla beklenen The Hobbit filminin Fragmanı yayınlandı. Fragmanı İzlemek için lütfen tıklayınız: The Hobbit John Ronald Reuel Tolkien'in, Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin öncül kitabı olarak da görülen, Hobbit kitabı Guillermo del Toro tarafından sinemaya uyarlanıyor. Çekimlerine 2009 yılı itibariyle başlandı. 2011 ve 2012 Aralık aylarında vizyona girmesi bekleniyor. Filmin oyuncu kadrosunda, Ian McKellen (Gandalf) ve Andy Serkis (Gollum) şimdilik kesinleşen isimler. 1976 yılında The Hobbit'in haklarını satın alan yapımcı Saul Zaentz, United Artist ile bu kitaptan uyarlanacak bir film için anlaşma sağladı. Zaentz filmin yapımını üstlenecek, United Artist de belli bir miktar para karşılığında filmin dağıtımını yapacaktı. Bu plan gerçekleşemediyse de anlaşma kaldı. Bu sebepten dolayı New Line, Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin haklarını satın aldığında, prequelin MGM-UA tarafından dağıtılması gerekiyordu. New Line Cinema, The Hobbit'i yapabilirdi ancak dağıtımını yapamazdı. İşler karışmadan önce, MGM-UA şirketinden Rick Sands, The Hobbit'in iki filme dönüştürüleceğini ilan etmişti. J.R.R. Tolkien'in notlarından üretilmiş ikinci prequlede Aragorn ve Saruman gibi karakterler de kullanılacaktı. Peter Jackson, Yüzüklerin Efendisi'i çekerken New Line ile bazı sorunlar yaşadı. Jackson, Yüzüklerin Efendisi: İki Kule'nin kurgusu için stüdyo ile anlaşmazlığa düştü. 2005 yılının Şubat ayında Jackson'ın şirketi Wingnul Films, New Line'a dava açarak Yüzük Kardeşliği'ne ait ilk 18 ayki hesapların kontrol edilmesini istedi. Talepte uzlaşma sağlanamadı. New Line gerekli belgeleri sağlayamadığı için 125,000 dolar ceza ödedi. New Line'dan Yüzüklerin Efendisi çekilirken yönetmenle yakınlık kuran Mark Odesy, Jackson'ın menajeri Ken Kamins'i aradı ve The Hobbit filmi için onun hizmetlerine ihtiyaç duymadıklarını ifade etti. Jackson da hayran sitesi theonering.net'te yazdığı bir açıklamayla tepkisini duyurdu. Jackson, The Hobbit onlara bırakmaktan başka çaresi olmadığını söyledi. Jackson'ın iyi bir ilişkide bulunduğu internet cemiyeti, şiddetli bir tepki gösterdi. Hayran sitesi üzerinden yaklaşık 50,000 imza toplandı. Sitenin kurucusu Chris Perotta, New York Times'a verdiği açıklamada hayranların çılgına döndüğünü söyledi. Bazı kişiler Jackson'ın yapmadığı bir The Hobbit filmini boykot etmeye kalktı. Jackson ise bu gösteriden çok etkilendi. New Line ise hayranları ve serinin oyuncularını memnun edebilecek bir yönetmen aramaya başladı. New Line acele etmeye başladı, çünkü 2009'a kadar bitirilmesi gereken iki filmlik bir anlaşma vardı. Filmi yönetmesi gündeme gelen Sam Raimi, proje için en uygun ismin Peter Jackson olduğunu söyledi. Raimi, ancak Jackson'ın yapımcı olması halinde filmi yöneteceğini de ekledi. 50,000 imza toplandığında Rick Sands "Peter Jackson'ın başarısı onun en ideal tercih olduğunu gösteriyor. Onunla çalışmaktan onur duyarız. 50,000 sinemaseveri mutlu etmek için Bay Jackson'ın sözcüleriyle birkaç görüşme daha yaptık" dedi. 18 Aralık 2007 tarihinde Peter Jackson, The Hobbit ve onun devam filmine yürütücü yapımcılık yapacağını duyurdu. New Line ve MGM filmi finanse etmek için işbirliği yapmayı karalaştırdı. Birbaşka büyük stüdyo da filmin Kuzey Amerika dışındaki bölgelere dağıtımını yapacaktı. Filmin bütçesinin tahminen 150 milyon dolar olacağı söylendi. 2008 yılının Şubat ayında New Line Cinema ve Warner Bros.'un birleşmesi tamamlandıktan sonra, filmlerin gösterimin tarihinin 2011 ve 2012 yıllarının Kasım ayı olacağı açıklandı. Ardından 24 Nisan 2008 tarihinde filmi Guillermo del Toro'nun yöneteceği açıklandı. Ancak Del Toro'nun filmi yöneteceği resmen açıklanmadan önce, romanını yazarı Tolkien'in varisleri New Line'a dava açtı. Daha sonra bu sorun giderildi. The Hobbit'te rol almak istediğini söyleyen Ian McKellen, bunun için filmin telif haklarının kimde olduğunun belirlenmesi gerektiğini söyledi. Her ne kadar kitapta Saruman karakteri yer almasa da, Christopher Lee filmde yer almak için yapımcılar ile görüştü. Yüzüklerin Efendisi üçlemesinde Gollum'u canlandıran Andy Serkis, Del Toro filmi yönetmesine sevindiğini söyledi. Ayrıca Peter Jackson'ın yapımcı, Fran Walsh ve Philippa Boyens'in senarist olması yüzünden heyecanlandığını da açıkladı. Yönetmenliğe Del Toro'nun getirilmesine sevindiğini söyleyen Viggo Mortensen, filmde yer almak istediğini açıkladı. Sean Astin, Terry Pratchett ile yaptığı bir röportajda The Hobbit filmlerinde yer almak istediğini açıklamıştı. Del Toro'nun Bilbo Baggins karakterini canlandırması için James McAvoy'u düşündüğü yazıldı. Ayrıca rol için Daniel Radcliffe ve Jack Black de düşünüldü. Ayrıca Yüzüklerin Efendisi üçlemesinin müziklerini besteleyen ve bu bestelerle sayısız ödül alan, dünya çapında da Yüzüklerin Efendisi konserleri veren Howard Shore da The Hobbit'in müziklerini yapacağı duyuruldu. Yapım öncesi aşaması Del Toro, Jackson, Walsh ve Boyens'in 2008 yılının Ağustos ayında senaryoyu yazması ile başladı. Del Toro, Jackson, Walsh ve Boyens ile video konferans aracılığıyla işbirliği yaptı. Filmin senaryosunu yazan Jackson, Fran Walsh ve Philippa Boyens ile uzun bir toplantı yaptı. Bu toplantıda kitabın filme uyarlanacak bölümleri hakkında konuşuldu ve oyuncu seçimine dair fikirler ortaya kondu. 2008 yılının Kasım ayında Del Toro, Jackson, Walsh ve Boyens, filmin senaryosunun sürekli değiştiğini farketti. Programa sadık kalmak için hergün 12 saat senaryo yazmaya başladılar. Merakla beklenen filmin resmi fragmanı yayınlandı!

Galatasaray 1 – 0 Manisaspor

bu sene galatasaray çok iyi oynuyor ya gerçekten.fener derbisinde ki performansı çok iyiydi premier lig maçı izliyor gibiydik.bugünkü maçı izleyemedim gerçi.akşam havuz vardı çok yüzdük eve zor attım kendimi.şimdi kral çıplak ta erkan yolaç var evet-hayır yarışmasından.dün akşam arkadaşlar doğumgünü yaptılar doğumgünümde istanbuldaydım.çok sağolsunlar yeni sezon formasıda almışlar.çok sevindim akşam sağolsunlar.otel 3 filmi çıkıyormuş.internette buldum izleyin bütün hepsini ......

20 Aralık 2011 Salı

The End ?

bu ne yağmur lan böyle çanakkale de.dışarda flashlar patlıyor.istanbula gittim geldim iyi geldi ya daha var okulun bitmesine.epey hemde.gece de nöbet vardı çok fazla yoruldum hiç uyumadan bide oraya gittik.uyutmadılar da zaten.sonra çıktık yağmur yağıyordu arkadaşla taksici amca bizi durağa kadar bırakır mısın dedik adam bıraktı bizi para da almadı :)uyudum uyandım şu anda richie rich i izliyorum :)çokizlerdim küçükken hala seviyorum.richie nin suç makinesi diye bir şeyi var süper ya suçluyu buluyor hemen.istanbulda sherlock holmes a game of shadows filmini izledim.muhteşem bir film kesinlikle izlenmeli.birinci filmi kadar komik değil ama aksiyon sahneleri çok güzel.özellikle sonunda ki isveçte geçen sahneler çok güzeldi. son sahne şöyle : The End ?